Everything he told us was pure fabrication.
- Onun bize anlattığı her şey sadece uydurmaydı.
The girls spread many false rumors and lies about Mary.
- Kızlar Mary hakkında birçok uydurma söylenti ve yalanlar yaydılar.
There really was an Alice, but Wonderland is a figment of the imagination.
- Gerçekten bir Alice vardı, fakat Harikalar Diyarı hayal gücünün bir uydurmasıdır.
She is good at making up interesting stories.
- İlginç hikayeler uydurmada iyidir.
Children can make dangerous improvised weapons.
- Çocuklar tehlikeli uydurma silahlar yapabilirler.
I gave him a fake address.
- Ona uydurma bir adres verdim.
Many consumer reviews of books on Amazon are fake.
- Amazon kitapları hakkında birçok tüketici yorumları uydurmadır.
Apocryphal stories are the most fun variety of bullshit.
- Uydurma hikayeler en eğlenceli saçmalık türüdür.
They are apocryphal writings.
- Onlar uydurma yazılar.
I hope Tom can fit me into his tight schedule.
- Ben Tom'un beni onun dar programına uydurmasını umarım.
There really was an Alice, but Wonderland is a figment of the imagination.
- Gerçekten bir Alice vardı, fakat Harikalar Diyarı hayal gücünün bir uydurmasıdır.
As is often said, it is difficult to adjust yourself to a new environment.
- Sık sık söylenildiği gibi kendini yeni bir çevreye uydurmak zordur.
It is very expensive to keep up with the latest fashions.
- En son modalara ayak uydurmak çok pahalı.
He forgot a section of the speech and had to improvise for a while.
- O, konuşmanın bir bölümünü unuttu ve bir süre uydurmak zorunda kaldı.
It's futile to feign illness.
- Hastalık uydurmak anlamsızdır.
I read books and magazines to keep up with the times.
- Zamana ayak uydurmak için kitaplar ve dergiler okurum.
I read newspapers in order to keep up with the times.
- Zamana ayak uydurmak için gazeteler okurum.