I was roused by the sound of a bell.
- Bir zil sesi tarafından uyandırıldım.
The cry roused me from my sleep.
- Çığlık beni uykumdan uyandırdı.
Wake up at seven, please.
- Yedide uyandır lütfen.
I believe it's time to wake up Robert.
- Sanırım Robert'ı uyandırmanın zamanı.
You've aroused my interest.
- Sen benim ilgimi uyandırdın.
The officer aroused courage in his soldiers.
- Subay askerlerinde cesaret uyandırdı.
Tom gently shook Mary awake.
- Tom Mary'yi uyandırmak için nazikçe sarstı.
I was awakened at five o'clock.
- Saat beşte uyandırıldım.
We were wakened by the whistle of the steam locomotive at dawn.
- Biz şafak vakti buharlı lokomotif düdüğü ile uyandırıldık.
I was wakened by a beam of light shining through my window.
- Penceremden parlayan bir ışık demeti ile uyandırıldım.
The loud noise woke up the children.
- Yüksek gürültü çocukları uyandırdı.
The alarm woke up Mayuko.
- Alarm Mayuko'yu uyandırdı.
Tom was awoken by a Mary singing in the next apartment.
- Tom yan dairede şarkı söyleyen Mary diye biri tarafından uyandırıldı.
He was awoken by the noise.
- O, gürültü ile uyandırıldı.
The officer aroused courage in his soldiers.
- Subay askerlerinde cesaret uyandırdı.
His story aroused my suspicion.
- Onun hikayesi benim şüphemi uyandırdı.