They hung their heads in shame.
- Onlar utanç içinde başlarını eğdiler.
Alice hung her head in shame.
- Alice utanç içinde başını eğdi.
I would rather die than live in disgrace.
- Utanç içinde yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.
I think it's disgraceful.
- Bunun utanç verici olduğunu düşünüyorum.
The place was shamefully neglected.
- Yer utanç verici bir biçimde bakımsızdı.
They said he had acted shamefully.
- Onun utanç verici bir biçimde davrandıklarını söylediler.
Your behaviour was disgraceful.
- Davranışın utanç vericiydi.
What Tom did was disgraceful.
- Tom'un yaptığı utanç vericiydi.
I think it's disgraceful.
- Bunun utanç verici olduğunu düşünüyorum.
Nothing is more disgraceful.
- Hiçbir şey daha utanç verici değil.