A priest skillfully drew a picture of a priest on a folding screen.
- Bir papaz bir paravanın üstüne bir rahibin resmini ustaca çizdi.
Homer has taught all other poets the art of telling lies skillfully.
- Homer diğer bütün şairlere ustaca yalan söyleme sanatını öğretti.
He can ski as skilfully as his father.
- O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
All those things are so artfully made!
- Bütün bu şeyler çok ustaca yapılır!
That's very ingenious.
- Bu çok ustaca yapılmış.
They devised ingenious solutions.
- Onlar ustaca yapılmış çözümler geliştirdiler.