used with other verbs, when raised

listen to the pronunciation of used with other verbs, when raised
Английский Язык - Турецкий язык

Определение used with other verbs, when raised в Английский Язык Турецкий язык словарь

there
oraya

Bu yol sizi oraya götürür. - This road leads you there.

Yumi oraya kendi gitti. - Yumi went there by herself.

there
orada

O, kahvaltısını sık sık orada yer. - He often eats breakfast there.

Yıllar önce orada bir kale vardı. - There was a castle here many years ago.

there
şurada

Şurada gazete okuyan adam benim dayım. - The man reading a paper over there is my uncle.

Parkta kuşlar burada şurada ötüyorlar. - Birds are singing here and there in the park.

there
There is still time
there
o yer

O yerde birçok insan kalıntısı vardı. - There were a lot of human remains in that place.

there
ünlem orada
there
var

Duvarda bir saat var. - There is a clock on the wall.

Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte, var. - In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.

there
İşte ...: There
there
o konuda

Üzgünüm ama o konuda yapabileceğim hiçbir şey yok. - I'm sorry, but there's nothing I can do about it.

O konuda hiçbir sorun yoktu. - There was no question about that.

there
ünlem İşte Alsana Gördün mü? Bu kelime be fiilinden önce gelince varlık belirtir ve özne fiilden sonra gelir
there
oradaki

Biz oradaki masada oturabilir miyiz? - Can we sit at the table over there?

Oradaki o ev Tom'un yaşadığı yerdir. - That house over there is where Tom lives.

there
işte!

İşte hocamız geliyor. - There comes our teacher.

İşten sonra bir parti var. - There's a party after work.

there
oralarda

Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var. - There is a really good restaurant just off the beach that I think you'd enjoy.

Oralarda bir yerde bir zımba göremiyor musun? - Can't you see a stapler somewhere around there?

there
{ü} gördün mü

Oh, buyur bakalım. Gördün mü? Tam olacağını söylediğim gibi oldu. Şimdi git ambulans çağır. - Oh, there you go. See? It happened exactly like I said it would. Now go call the ambulance.

Orada ne olduğunu gördün mü? - Did you see what happened out there?

there
orayı

Lütfen bugün orayı ziyaret et. - Please visit there today.

En az elli bin kişi orayı ziyaret etti. - No fewer than fifty thousand people visited there.

Английский Язык - Английский Язык
there

There are beginning to be complications.

used with other verbs, when raised

    Расстановка переносов

    used with oth·er verbs, when raised

    Произношение

Избранное