Bir diskoda dans etmeyi kayak yapmaktan daha fazla sever.
- She likes dancing in a disco better than skiing.
Dans etmektense şarkı söylemeyi tercih ederim.
- I would rather sing than dance.
Denize yarım milden daha fazla değil.
- It is no more than half a mile to the sea.
Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
- To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
Alışılmış olandan farklı bir bağlamda bir şey görmek şaşırtıcı olabilir.
- Seeing something in a different context than the accustomed one can be surprising.
Bağlantı için teşekkürler.
- Thank you for the link.
Bu yıl geçen yıla göre daha az kaza vardı.
- There were fewer accidents this year than last.
Tom eskiye göre çok daha iyi yapıyor.
- Tom is doing much better than before.
It's bigger than I thought it was.