used for fresh, ripe, zesty, lively young wines with vivid, focused flavours

listen to the pronunciation of used for fresh, ripe, zesty, lively young wines with vivid, focused flavours
Английский Язык - Турецкий язык

Определение used for fresh, ripe, zesty, lively young wines with vivid, focused flavours в Английский Язык Турецкий язык словарь

bright
{s} ışıltılı
bright
(Aydınlatma) parıltılı
bright
{s} akıllı, zeki. bright-eyed and bushy-tailed k.dili. tam formunda
bright
{s} aydınlık

Onun odası aydınlıktı. - His room was brightly lit.

Tom'un aydınlık bir geleceği var. - Tom has a bright future.

bright
uyanık
bright
akıllı

Tom senden daha akıllı. - Tom is brighter than you are.

Tom'un akıllı olduğunu düşünüyorum. - I think Tom is bright.

bright
celi
bright
aydın

Doğu doğan güneşle aydınlandı. - The east was brightened by the rising sun.

Onun odası aydınlıktı. - His room was brightly lit.

bright
neşeli

Dükkanlar, parlak oyuncakları ve yeşil dallarıyla neşeli görünüyor. - The shops look merry with their bright toys and their green branches.

bright
parlak bir şekilde

Ateş parlak bir şekilde yandı. - The fire burned up brightly.

Bu gece ay parlak bir şekilde parlıyor. - The moon is shining brightly tonight.

bright
mutlu/parlak
bright
mutlu

Mutlu, çok parlak ve erken görünüyorsun. - You look happy, so bright and early.

bright
şeffaf
bright
{s} canlı

Bu sabah canlı ve parlaksın. - You are bright and glowy this morning.

İşler daha canlı görünüyor. - Things are looking brighter.

bright
memnuniyet verici
bright
şaşaalı
bright
{s} berrak
bright
muhteşem
bright
{s} parlak, parlayan
Английский Язык - Английский Язык
bright
used for fresh, ripe, zesty, lively young wines with vivid, focused flavours

    Расстановка переносов

    used for fresh, ripe, zesty, live·ly young wines with vivid, fo·cused flavours

    Произношение

Избранное