O yasal danışmanlık almaya karar verdi.
- She decided to take legal advice.
Tom, yasal ya da değil onu yapacağını söylüyor.
- Tom says he will do it whether it's legal or not.
Türkiye Cumhurbaşkanı, paradoksal bir biçimde hukuken devletin başı olmasına rağmen hükümet içinde yasal bir konumu yoktur.
- Paradoxically, the President of Turkey is the de jure head of state but has no legal role in government.
ABD'deki hukuk sistemi dünyanın en iyisidir.
- The legal system in the United States is the world's finest.
Leyla bir tedarikçiyle olan acı bir hukuki ihtilaf sonrasında şirketini kaybetti.
- Layla lost her company after a bitter legal dispute with a supplier.
Sanık hukuki bir terimdir.
- The accused is a legal term.