O son derece ihtiyatlı.
- She's extremely cautious.
Biz de ihtiyatlı olmalıyız.
- We have to be cautious, too.
Biz sadece tedbirli davranıyoruz.
- We're just being cautious.
Biz tedbirli davranıyoruz.
- We're being cautious.
Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.
- Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous.
Caddeyi geçerken dikkatli ol.
- Be cautious when you cross the street.
Yeni bir şey denemeyecek kadar sakıngan.
- He is too cautious to try anything new.