Bu eşi benzeri görülmemiş bir jest.
- This is an unprecedented gesture.
Görülmemiş yollar denenmeli.
- Unprecedented ways should be tried.
Fiyat atlaması eşi benzeri görülmemişti.
- The price jump was unprecedented.
Bu bütünüyle eşi benzeri görülmemiş.
- This is totally unprecedented.
Bu yıl durum eşi görülmemiş.
- The situation this year is unprecedented.
... hard. And we've put unprecedented trade pressure on China. That's why exports have ...
... American taxpayer, have stepped in in such an unprecedented way, we have no choice but ...