Ben alışılmadık bir yere aşık oldum.
- I fell in love in an unlikely place.
Çok olasılık dışı görünmüyor.
- It doesn't sound so unlikely.
Vergilerimizin düşürülmesi uzak ihtimal.
- It's highly unlikely that our taxes will be lowered.
Tom'un Çin dominosu oynamayı bildiği çok uzak ihtimal.
- It's very unlikely Tom knows how to play mahjong.
... In many ways, I'm the most unlikely person on the planet ...
... Maybe in Japan, it's unlikely for us to evacuate at such an ...