Sendikanın muhafazakâr bir parti üzerinde baskın bir etkisi var.
- The union has a dominant influence on the conservative party.
Sendika ücret taleplerinde mütevazı idi.
- The union was modest in its wage demands.
Birçok Birliki askeri öldürüldü veya yaralandı.
- Many Union soldiers were killed or wounded.
Savaşın ilk birkaç saati içinde, Birlik güçleri kazanıyorlardı.
- In the first few hours of the battle, Union forces were winning.
Berlin, Doğu ve Batı arasındaki birleşmenin sembolüdür.
- Berlin is a symbol of union between East and West.
İki ülke arasında hiçbir ittifak şansı yok.
- There is no chance of a union between the two countries.
İşçi sendikası grev ilan etti.
- The labor union announced a strike.
Bir işçi sendikası düzenleyecekler.
- They will organize a labor union.
Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
- The labor unions had been threatening the government with a general strike.
Güney Afrika Birliği, son yıllarda ırkçı sorunlar yaşamıştı.
- The Union of South Africa has had racial problems in recent years.
Nonius the senator hath a purple coat as stiff with jewels as his mind is full of vices; rings on his fingers worth 20,000 sesterces, and an union in his ear worth an hundred pounds' weight of gold .
a trade union.