O, yıllar süren mutsuzluktan sonra onu boşadı.
- He divorced her after years of unhappiness.
Çirkin ve mutsuz bir dünyada, en zengin adam çirkinlik ve mutsuzluktan başka bir şey satın alamaz.
- In an ugly and unhappy world the richest man can purchase nothing but ugliness and unhappiness.
Biz asla düşündüğümüz kadar çok mutlu, nede mutsuz değiliz.
- We are never so happy nor so unhappy as we imagine.
Bütün servetine rağmen hâlâ mutsuzdu.
- For all his wealth, he was still unhappy.
Çok mutsuz olduğunuz için çok üzgünüm.
- I'm very sorry you're so unhappy.
Seni çok mutsuz ettiğim için üzgünüm.
- I'm sorry that I've made you so unhappy.
Tom'un çok şanssız deneyimleri olmuştur.
- Tom has had many unhappy experiences.