Tom talihsiz bir kaza ile karşılaştı.
- Tom met with an unfortunate accident.
Dün yağmur yağması talihsizdi.
- It was unfortunate that it rained yesterday.
Dün yağmur yağması talihsizdi.
- It was unfortunate that it rained yesterday.
Pasaportunu kaybetmesi talihsizlikti.
- It was unfortunate that he lost his passport.
O başarısız olsaydı şanssız olurdu.
- It would be unfortunate if he were to fail.
Ben bunu şanssız buluyorum.
- I do find that unfortunate.
Ne yazık ki, Brian kötü hava ile karşılaştı.
- Unfortunately, Brian met with bad weather.
Maalesef kötü haberlerim var.
- Unfortunately, I have bad news.
Hayır, ne yazık ki; aksine.
- No, unfortunately; on the contrary.
Maalesef bugün yağmur yağıyor.
- Unfortunately, it's raining today.
Maalesef, söylenti gerçektir.
- Unfortunately, that rumor is true.
Ne yazık ki sınava çalışmak için zamanım yoktu, bu yüzden başarısız oldum.
- Unfortunately, I didn't have time to study for the exam, so I failed it.
O başarısız olsaydı şanssız olurdu.
- It would be unfortunate if he were to fail.