Maalesef bugün yağmur yağıyor.
- Unfortunately, it's raining today.
Maalesef bilgi doğru.
- Unfortunately, the information is accurate.
Ne yazık ki, onu yanınızda getiremezsiniz.
- Unfortunately, you cannot bring him along.
Ne yazık ki neredeyse hiç Almanca konuşamıyorum.
- Unfortunately I hardly speak any German.
Pasaportunu kaybetmesi talihsizlikti.
- It was unfortunate that he lost his passport.
Tom talihsiz bir kaza ile karşılaştı.
- Tom met with an unfortunate accident.
Dün yağmur yağması talihsizdi.
- It was unfortunate that it rained yesterday.
Pasaportunu kaybetmesi talihsizlikti.
- It was unfortunate that he lost his passport.
Şu şanssız insanlara acıdı.
- She sympathized with those unfortunate people.
Evde şanssız bir kaza vardı.
- There was an unfortunate incident at home.
Maalesef öğretmenlerim en kötüleri değil.
- Unfortunately, my teachers are not the worst ones.
Maalesef kötü haberlerim var.
- Unfortunately, I have bad news.
Hayır, ne yazık ki; aksine.
- No, unfortunately; on the contrary.
Maalesef bilgi doğru.
- Unfortunately, the information is accurate.
Maalesef, Tom bize yardım etmeyi reddetti.
- Unfortunately, Tom refused to help us.
Ne yazık ki sınava çalışmak için zamanım yoktu, bu yüzden başarısız oldum.
- Unfortunately, I didn't have time to study for the exam, so I failed it.
O başarısız olsaydı şanssız olurdu.
- It would be unfortunate if he were to fail.
... And unfortunately, when ' when you look at "Obamacare," the Congressional Budget Office ...
... And the equations were written down by James Clerk Maxwell. Unfortunately, Michael Faraday ...