Tom talihsiz bir kaza ile karşılaştı.
- Tom met with an unfortunate accident.
Dün yağmur yağması talihsizdi.
- It was unfortunate that it rained yesterday.
Şu şanssız insanlara acıdı.
- She sympathized with those unfortunate people.
Ben bunu şanssız buluyorum.
- I do find that unfortunate.
Maalesef kötü haberlerim var.
- Unfortunately, I have bad news.
Maalesef öğretmenlerim en kötüleri değil.
- Unfortunately, my teachers are not the worst ones.
Hayır, ne yazık ki; aksine.
- No, unfortunately; on the contrary.
Maalesef bilgi doğru.
- Unfortunately, the information is accurate.
Maalesef bugün yağmur yağıyor.
- Unfortunately, it's raining today.