Beklenmedik ziyaretçilerimiz vardı.
- We had unexpected visitors.
Sigorta bize içinde yaşadığımız dünyanın tamamen güvenli olmadığını hatırlatıyor; biz hastalanabiliriz ya da beklenmedik şeylerle karşılaşabiliriz.
- Insurance makes us remember that the world we live in isn't completely safe; we might fall ill, face danger or encounter the unexpected.
Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
Seni burada görmek ne hoş sürpriz!
- What a pleasant surprise to see you here!
Depremin ardından, insanlar şaşkınlıkla yerdeki derin çukura baktılar.
- After the earthquake, people stared into the deep hole in the ground in surprise.
O, şaşkınlıkla bana baktı.
- He looked at me in surprise.
Bir şey kesin; ummadık taş, baş yarabilir.
- One thing's for sure: you can expect the unexpected.
Ne beklenmeyen bir zevk!
- What an unexpected pleasure!
Tom için, kovulmak beklenmeyen bir şoktu.
- For Tom, getting fired was an unexpected shock.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
Umulmayan şeyden korkma ama kendini buna hazırla.
- Do not fear the unexpected, but be prepared for it.
Ve sonra umulmayan bir şey cereyan etti.
- And then something unexpected occurred.
Bu beklenmedik bir sürpriz.
- This is an unexpected surprise.
Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi.
- Receiving a gift from you was an unexpected surprise.
Ona sürpriz yapmak istiyorum.
- I want to surprise him.
Tom'a sürpriz yapmak istedim.
- I wanted to surprise Tom.
Üç yıllık yokluğun ardından umulmadık bir şekilde ortaya çıktı.
- He appeared unexpectedly after three years of absence.
Aniden umulmadık bir şey meydana geldi.
- Suddenly, something unexpected happened.
O ansızın sana aptal dedi.
- He unexpectedly called you stupid.
Her zaman davetsiz gelir mutluluk.
- Happiness is always unexpected.
Davetsiz misafirleri sevmiyoruz.
- We don't like unexpected guests.