John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
- John is not as old as Bill; he is much younger.
Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.
- I like to play sport for fun not for competition.
Açığa çıkartılmayacak hiçbir sır yoktur.
- There is nothing concealed that will not be revealed.
Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
- There was nothing but an old chair in the room.
Neyin doğru olmadığını asla söylemem.
- I never say what is not true.
Tom öyle bir şeyin bir daha asla olmayacağını söyledi.
- Tom said that nothing like that would ever happen again.
Tüm gün katiyen bir şey yemedim.
- I ate absolutely nothing the whole day.
Katiyen yapmayacaksın.
- You'll do nothing of the kind.
Un-cry these tears I cried so many nights / Un-break my heart.
unrest — “a lack of rest (peace); war”.
to untangle — “to remove the tangling of”.
unconstitutional — “not constitutional”.