Onu ücretsiz olarak alabilirsin.
- You may have it for nothing.
Onu ücretsiz alabilirsin.
- You can have it for nothing.
Ben onu boş yere aldım.
- I got it for nothing.
O, boş yere onu bana verdi.
- He gave it to me for nothing.
Mike çok nazikti. Arabamı bedava tamir ettirdi.
- Mike was very kind. He got my car repaired for free.
Sana bunu bedava vereceğim.
- I'll give it to you for free.
Bir şeyi asla bedava alamazsın.
- You never get something for nothing.
Bu bisikleti bedava aldım.
- I got this bicycle for nothing.
Bütün çabalarım boşa gitti.
- All my pains went for nothing.
Yandaki bayan artık onu istemediği için biz bu sandalyeyi boşuna aldık.
- We got this chair for nothing because the lady next door didn't want it anymore.
Ben bu kitabı boşuna aldım.
- I got this book for nothing.
Tomorrow, we shave for free.
- Morgen rasieren wir umsonst.
There ain't no such thing as a free lunch.
- Nichts ist umsonst auf dieser Welt.
I don't translate for free.
- Ich übersetze nicht umsonst.
I got this bicycle for free.
- Ich habe dieses Fahrrad umsonst bekommen.