uluma

listen to the pronunciation of uluma
Турецкий язык - Английский Язык
howl

They heard wolves howling in the distance. - Onlar uzaktaki kurtların ulumalarını duydu.

The howls grew louder and louder. - Ulumalar gittikçe yükseldi.

bay
ululation
yowl
howling

Your yelling and howling is called a psychosis. I ask, I beg you to see a therapist before you get instituonalized. - Bağırman ve uluman ruhsal bir bozukluk. Soruyorum, hastaneye kaldırılmadan önce terapiste gitmen için sana yalvarıyorum.

They heard wolves howling in the distance. - Onlar uzaktaki kurtların ulumalarını duydu.

ulu
{s} almighty
ulumak
howl
uluma sesleriyle dolu
howling
ulu
{s} great

Such international cooperation produced great results. - Böyle uluslararası birleşme harika sonuçlar doğurdu.

Throughout my life, I've had the great pleasure of travelling all around the world and working in many diverse nations. - Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.

ulu
sublime
ulumak
bay
ulu
high

The quality of higher education must answer to the highest international standards. - Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.

He entered the national high school boxing championship competition. - O, ulusal lise boks şampiyonası yarışmasına girdi.

ulu
ethel
ulu
supreme
ulu
August

He spoke to the nation on August eighth. - Sekiz Ağustosta Ulusa seslendi.

ulu
{f} yowl
ulu
divine
ulu
ululate
ulu
transcendent
ulu
{f} howl

The dogs were howling at the moon. - Köpekler Ay'a uluyorlardı.

I heard a wolf howling. - Bir kurt uluması duydum.

ulumak
ululate
Ulu
(isim) Great, high, elevated
ulu
great, august, exalted, peerless
ulu
grand, high, sublime, supreme, exalted
ulu
large and imposing, noble, majestic
ulu
noble
ulu
paramount
ulu
grand
ulu
exalted
ulumak
woof
ulumak
(for a dog, wolf, etc.) to howl
ulumak
yowl
ulumak
to howl, to bay, to yowl
Английский Язык - Английский Язык

Определение uluma в Английский Язык Английский Язык словарь

ulu
A crescent shaped woman's knife
ulu
{i} all purpose knife with a wide almost semicircular blade attached to a short handle at a right angle of the not sharpened side (traditional tool used by Inuit/Eskimo women)
ulu
{s} (in Malaysia) undeveloped, not not developed rural area
ulu
a crescent-shaped knife, small and very sharp, used primarily by Inuit women in the preparation of food and skins
ulu
A woman’s knife for domestic use It has a crescent-shaped blade and is still widely used today Close
ulu
sl women's knife
ulu
"upriver" Occurs together with ka (to) in the compound ka ulu
ulu
A semi-circular "woman's knife", used by the Inuit and their ancestors, commonly made from slate in the prehistoric period, and iron in the historic period
Турецкий язык - Турецкий язык
Ulumak işi: "Çılgın gözlerini haddinden fazla açarak uzun uzun bir havlama, bir ulumadır tutturmuş."- A. Ş. Hisar
Ulumak işi
Ulumak
pavkırmak
ulu
Erdemleri bakımından çok büyük, yüce: "Ben bir Türküm, dinim, cinsim uludur."- M. E. Yurdakul. Çok büyük olan (somut şeyler)
ulu
Saygı duyulan büyük: "Aile uluları arasında buna bir çare bulmak için dertleşmeler olur."- R. N. Güntekin
ulu
Erdemleri bakımından çok büyük, yüce
ulu
Çok büyük
ulu
Saygı duyulan büyük
ulumak
Uzun, iniltili, ağlar gibi bir ses çıkarmak
ulumak
İniltili ses çıkararak boğuk boğuk ağlamak
ulumak
Köpek, kurt, çakal vb. uzun, iniltili, ağlar gibi bir ses çıkarmak: "Geceleyin çakallar etrafta dolaşır, ulurlardı."- S. F. Abasıyanık. İnsan iniltili ses çıkararak boğuk boğuk ağlamak: "Boğazında acı bir yumru, gözleri kupkuru, yüzükoyun mutfağın taşlarına kapandı, uludu."- H. E. Adıvar
uluma
Избранное