Bunlar bilgisayarların farklı türleridir.
- These are different types of computers.
Felsefenin çeşitli türleri Yunanistan'da oluşmuştur.
- Various types of philosophy originated in Greece.
Şu iyilik timsali tiplere dayanamam.
- I can't stand those goody-goody types.
Dünyada 2,500'ü aşkın yılan türü bulunmaktadır.
- There are over 2,500 types of snakes in the world.
O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.
- That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
Onun görevi bütün mektupları yazmaktı.
- Her job was to type all the letters.
Fabrika, yeni cins bir araba üretiyor.
- The factory is producing a new type of car.
Şu iyilik timsali tiplere dayanamam.
- I can't stand those goody-goody types.
Dünyada üç tip insan vardır: sayı sayabilenler, ve sayamayanlar.
- There are three different types of people in the world: those who can count, and those who can't.
Öğretmen beklenen cevabın türünü netleştirmek için tahtada bir örnek gösterebilir.
- The teacher can show an example on the blackboard to clarify the type of answer expected.
Her çeşit sosyalleşme bir yalana gereksinim duyar.
- Every type of socialization requires a lie.
Felsefenin çeşitli türleri Yunanistan'da oluşmuştur.
- Various types of philosophy originated in Greece.
Tom dedikodu yapan insan türü değildir.
- Tom isn't the type of person who gossips.
Ben savaşın her türüne karşıyım.
- I'm opposed to any type of war.
Yarın mektupları daktiloyla yazmasını Mary'den isteyeceğim.
- I will ask Mary to type the letters tomorrow.
Bayan tanaka daktiloyla yazabilir, değil mi?
- Ms. Tanaka can type, can't she?
look like phoney naval types.
Benim ekranda yazdığım kelimeleri görebilirsin, ama benim klavye üzerine döktüğüm gözyaşlarını göremezsin.
- You see the words that I typed on the screen, but you don't see the tears that I shed over the keyboard.
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
Bu kol saati yeni bir model.
- This watch is a new type.
Bu, kaybettiğim kamera ile aynı model.
- This is same type of camera as the one I lost.
The doctor ordered the lab to type the patient for a blood transfusion.
the type of a genus, family, etc.
set in bold type.
... in two types, weak and strong. Both of them are involved in the creation of the sun. The ...
... some people have their definitions of their "types." For me, I think that when I meet ...