O tür tapınak bütün Orta Doğuyu, özellikle Mısır'ı etkiledi.
- That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
Bu tür evi sevmiyorum.
- I don't like this type of house.
Onun görevi bütün mektupları yazmaktı.
- Her job was to type all the letters.
Fabrika, yeni cins bir araba üretiyor.
- The factory is producing a new type of car.
Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
- I'm the type who likes to think things over very carefully.
Bu tip evden hoşlanmıyorum.
- I don't like this type of house.
Öğretmen beklenen cevabın türünü netleştirmek için tahtada bir örnek gösterebilir.
- The teacher can show an example on the blackboard to clarify the type of answer expected.
Felsefenin çeşitli türleri Yunanistan'da oluşmuştur.
- Various types of philosophy originated in Greece.
Bu çeşit kitapların neredeyse hiçbir değeri yok.
- These types of books have almost no value.
Ben savaşın her türüne karşıyım.
- I'm opposed to any type of war.
Bir haiku bir şiir türüdür.
- A haiku is one type of poem.
Yarın mektupları daktiloyla yazmasını Mary'den isteyeceğim.
- I will ask Mary to type the letters tomorrow.
Bayan tanaka daktiloyla yazabilir, değil mi?
- Ms. Tanaka can type, can't she?
Hızlı yazamadığım için mesajına hemen cevap veremiyorum.
- I can't reply your message immediately, for I can't type fast.
Yuka Alice'den daha iyi yazar.
- Yuka types better than Alice.
Bu, kaybettiğim kamera ile aynı model.
- This is same type of camera as the one I lost.
Bu kol saati yeni bir model.
- This watch is a new type.
The doctor ordered the lab to type the patient for a blood transfusion.
the type of a genus, family, etc.
set in bold type.
... stage IV cancer, a type of cancer for ...
... So everything requires a certain type of content. ...