Yakalandı ve duruşma için tutuldu.
- He was captured and held for trial.
Tanık duruşmada konuştuğu sırada gergin görünmüyordu.
- The witness did not seem nervous when he spoke at the trial.
Polis onu yargılamadı.
- The police didn't put him on trial.
Dün gece ipek ve ince kumaş hakkında ya da eşitlik ve adil yargılama hakkında bir rüya gördüm.
- I dreamt a dream last night, about silk and fine cloth or about equality and fair trial.
Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir.
- Trial and error is essential to progress.
Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
- Through trial and error, he found the right answer by chance.
Tom'un testi ne zamandı?
- When was Tom's trial?
Bu duruşmada davacı kim?
- Who is the plaintiff in this trial?
Tom'un davası Pazartesi günü devam ediyor.
- Tom's trial resumes Monday.
Sanık hırsız şimdi mahkeme huzurunda.
- The accused thief is on trial now.
Tom mahkemeye gitmeye hazırlanıyordu.
- Tom was prepared to go to trial.
The team trialled a new young goalkeeper in Saturday's match, with mixed results.
... Those same clinical trials where 18% to 80% of people get ...
... self-repair mechanisms the way people in clinical trials have ...