Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
- Older people are often afraid of trying new things.
Tom her zaman yeni bir şey denemek ister.
- Tom always wants to try something new.
Tom her zaman yeni bir şey denemek ister.
- Tom always wants to try something new.
Daha kibar olmayı denemelisin.
- You should try to be more polite.
Okulda daha fazla gayret etmek zorundayım.
- I have to try harder at school.
Denenmiş olan tüm diğerleri hariç, demokrasi yönetimin en kötü şeklidir.
- Democracy is the worst form of government, except all the others that have been tried.
Böyle bir şeyi yapmaya çalışmak zaman israfıdır.
- Trying to do such a thing is a waste of time.
Bunu tekrar yapmaya çalışmak için zamanımı harcamak istemiyorum.
- I don't want to waste my time trying to do this again.
Onun yolculuğu iptal etmesini ikna etmeye çalışarak zor bir zaman geçirdim.
- I had a hard time trying to persuade him to cancel the trip.
Denemeye devam etmek zorundayım.
- I have to keep trying.
Tıpkı senin gibi, bu sıkıntılı günlerde uyumadım.
- Just like you, I haven't slept in these trying days.
Ben çok şey denedim fakat yine de başarısız oldum.
- I tried many things but failed after all.
Problemi çözmeyi denedi.
- He tried solving the problem.
Şifrenizi geri alma girişiminiz başarılı değildir. Lütfen tekrar deneyin.
- Your attempt to retrieve your password was not successful. Please try again.
Ona uğraşmak anlamsız.
- It's nonsense to try that.
Sonunda Tom'u odasını temizlemeye ikna etmek için uğraşmaktan vazgeçtim.
- I finally stopped trying to persuade Tom to clean his room.
Onu geri getirmeye çalışmak aptalca olur.
- To try to bring it back would be foolish.
Tom'u Fransızca çalışmaya ikna etmeye çalışmak için daha fazla zaman harcamak istemedim.
- I didn't want to spend any more time trying to convince Tom to study French.
Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
- Older people are often afraid of trying new things.
Daha kibar olmayı denemelisin.
- You should try to be more polite.
Hayallerinizi gerçekleştirmek istiyorsanız, denemeye devam edin.
- If you want to make your dreams come true, keep on trying.
Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.
- Older people are often afraid of trying new things.
Tom Mary'yi top cambazlığı yapmaya çalışırken gördüğünde gülmemek için kendini güçlükle frenledi.
- Tom could hardly keep from laughing when he saw Mary trying to juggle some balls.
Onlar politik amaçlarına ulaşmak için sömürgeci güçlere yaranmaya çalışmaktadırlar.
- They are trying to cozy up to imperialist forces in order to achieve their political aims.
Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.
- The country is trying hard to make up for her trade deficit.
Tom Mary'ye ayak uydurmaya çabalamaktan vazgeçmeye karar verdi.
- Tom decided to give up trying to keep up with Mary.
Bu yazılımın nasıl çalıştığını anlamaya çalışmak sıkıcı.
- Trying to figure out how this software works is a pain in the neck.
Aynı anda konuşmaya çalışan bir grup genç kızdan daha can sıkıcı bir şey yok.
- There's nothing more annoying than a group of young girls all trying to talk at the same time.
This tri-focused project will reduce expenses, improve customer satisfaction, and increase our profits.
Today I scored my first try.
Try this—you’ll love it.
I gave sushi a try but I didn’t like it.
You are trying too hard.
I'll come to dinner soon. I'm trying to beat this level first.
euery feend his busie paines applide, / To melt the golden metall, ready to be tride.