Bu son yirmi yıldır eğilimdi.
- This has been the trend for the past twenty years.
Bunun bir eğilim olduğunu sanmıyorum.
- I don't think it's a trend.
Gidişat iyi görünmüyor.
- The trend isn't looking good.
O modadaki bütün en son trendleri izler.
- She follows all the latest trends in fashion.
Yılın moda kelimesi dijital: dijital saatler, dijital mikrodalga fırınlar, hatta dijital dolma kalemler.
- The trendy word of the year was digital: digital clocks, digital microwave ovens, even digital fountain pens.
Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.
- There's a trend these days towards small families.
Bu konu Twitter'da eğilim gösteriyor.
- This topic is trending on Twitter.
Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.
- There's a trend these days towards small families.
Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.
- There's a trend these days towards small families.
Gidişat iyi görünmüyor.
- The trend isn't looking good.
The trend of stock-market prices is generally upwards.
There is a trend, these days, for people in films not to smoke.