Tom çocuklarına karşı berbattı.
- Tom was horrible with children.
Berbat bir hata yaptım.
- I've made a horrible mistake.
Tom kötü bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.
- Tom couldn't shake the feeling that something horrible was about to happen.
Bu ilacın tadı çok kötü.
- This medicine tastes horrible.
Düşman, şehirde korkunç bir katliam yaptı.
- The enemy committed a horrible manslaughter in the city.
Kalabalık meydanda korkunç bir şey oldu.
- Something horrible happened in the busy square.