Daha iyi tedavi hakkına sahiptir.
- He is entitled to better treatment.
Bir tedavi hastalığı tedavi edecektir.
- A treatment will cure the disease.
Bu paket özel muamele gerektirir.
- This package requires special treatment.
Böylesine bir muameleye katlanmazlar.
- They will not stand for such treatment.
Biz beyazlatma gibi işlemleri yaparız. Ayrıca tütün lekesi çıkarırız ve diğer temizleme işlemlerini yaparız.
- We carry out treatments like whitening. We also do tobacco stain removal and other cleaning procedures.
Böyle bir davranışa alışık değilim.
- I'm not accustomed to such treatment.
Bir atık su arıtma tesisi şehrin su kaynağının içine zehirli kimyasallar boşalttı.
- A sewage treatment plant discharged toxic chemicals into the town's water supply.
Dan pahalı kanser tedavisi görmeye başladı.
- Dan began costly cancer therapy.
Doktorlar kadınlardaki hormon replasman tedavisi felaketini tekrarlamak üzereler.
- Doctors are about to repeat the disaster of hormone replacement therapy in women.
Tom bir bedensel denge terapisi uygulayıcısı olarak, sık sık şarlatanlıkla suçlandı.
- As a practitioner of craniosacral therapy, Tom is often denounced as a charlatan.
On üç yaşından beri terapideyim.
- I've been in therapy since I was thirteen.
He still has nightmares resulting from the treatment he received from his captors.
Firstly, I continue to base most species treatments on personally collected material, rather than on herbarium plants.
Conservative treatment could also include short-arm casting with the fingers and thumb free for 2-6 weeks. .
... and so they believe the real treatment's going to work. ...