Duvar dış tarafta beyaz ve içeride yeşil.
- The wall is white on the outside and green on the inside.
Kalenin dış tarafı beyaza boyandı.
- The outside of the castle was painted white.
Yenilikçiler televizyonun dışında düşünüyorlar.
- Innovators think outside the box.
Bunu dışarı götürelim mi?
- Shall we take this outside?
Tom Mary'ye dışarıda oynanmayacak kadar sıcak olduğunu söyledi.
- Tom told Mary that it was too hot to play outside.
Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz?
- Could we have a table outside?
Bir gün ülke dışına uçmak isteyeceğim.
- One day I'll want to fly outside the country.
Bu odanın dışına çıkamazsın.
- You're not allowed outside this room.
Lütfen çöpünü dışarıdaki çöp kutularına koy.
- Please put your waste in the bins outside.
Tom dışarıdaki insanların sesini duyabildi.
- Tom could hear the sound of people outside.