Ona işkence etmek anlamsız, o itiraf etmeyecek.
- There's no point in torturing him, he isn't going to confess.
Bana işkence etmeyi bırak. O ne dedi? O evet dedi.
- Stop torturing me. What did she say? She said yes.
Mary'nin sırt ağrısı ona işkence yapıyordu.
- Mary's back pain was torturing her.
Bana işkence etmeyi bırak. O ne dedi?
- Stop torturing me. What did she say?
Ona işkence etmek anlamsız, o itiraf etmeyecek.
- There's no point in torturing him, he isn't going to confess.
Kendine işkence etmeyi bırak.
- Stop torturing yourself.
Kız arkadaşını başka bir adamla görmesi işkenceydi.
- It was torture for him to see his girlfriend with another man.
Amerika'da güvenlik güçlerinin bilgi almak için işkence yapması yasal değildir.
- It is illegal in the United States for law enforcement to use torture to get information.
Leyla, Sami'ye işkence yapmak istedi.
- Layla wanted to torture Sami.
ABD'de, onlardan bilgi almak için insanlara işkence yapmak yasaktır.
- In the U.S., it is illegal to torture people in order to get information from them.
Leyla, Sami'ye işkence yapmak istedi.
- Layla wanted to torture Sami.
Amerika'da güvenlik güçlerinin bilgi almak için işkence yapması yasal değildir.
- It is illegal in the United States for law enforcement to use torture to get information.
O bir tutukluya işkence etti.
- She tortured a prisoner.
Onlar, tutukluya önce işkence ettiler ve sonra onu öldürdüler.
- They tortured the prisoner first and then killed him.
Leyla, Sami'ye işkence etmek istedi.
- Layla wanted to torture Sami.
Amerika'da güvenlik güçlerinin bilgi almak için işkence yapması yasal değildir.
- It is illegal in the United States for law enforcement to use torture to get information.
Patron eleştirisiyle işçilere işkence yaptı.
- The boss tortured the workers with his criticism.
People confess to anything under torture.