Tom crushed the sheet of paper up into a ball and threw it across the room.
- Tom kağıdı bir top gibi kırıştırdı ve odanın içinde fırlattı.
The Jabulani is the official match ball of the 2010 FIFA World Cup.
- Jabulani, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın resmi maç topudur.
That football is made of genuine leather.
- O futbol topu gerçek deriden imal edilmiştir.
That football is made of genuine leather.
- O futbol topu gerçek deriden imal edilmiştir.
The roar of their own cannons was extremely loud.
- Kendi toplarının gürlemesi son derece gürültülüydü.
This church was destroyed by cannon fire.
- Bu kilise top ateşiyle yıkılmıştı.
He was in charge of the fundraising efforts.
- O, bağış toplama çabalarından sorumluydu.
Tom twisted the knob and opened the door.
- Tom topuzu çevirdi ve kapıyı açtı.
Tom turned the knob and pushed the door open.
- Tom topuzu çevirdi ve açmak için kapıyı itti.
The first human cannonball was a 14-year-old girl called Zazel.
- İlk insan top güllesi Zazel adlı 14 yaşında bir kızdı.
The ball rolled across the road.
- Top, yolun karşısına yuvarlandı.
The ball rolled on the ground towards me.
- Top yerde bana doğru yuvarlandı.
How are we meant to play badminton without a shuttlecock?
- Badminton topu olmadan nasıl badminton oynayacağız?
Tom can't dribble a basketball very well.
- Tom basket topunu çok iyi süremez.
Tom twirled the basketball on his finger.
- Tom basket topunu parmağında fırıl fırıl çevirdi.
The soccer ball is round.
- Futbol topu yuvarlaktır.
It wasn't any bigger than a soccer ball.
- O bir futbol topundan daha büyük değildi.
Tom found a golf ball in the garden.
- Tom bahçede bir golf topu buldu.
The golf ball almost went in the hole.
- Golf topu neredeyse deliğe giriyordu.
I bought some tennis balls.
- Birkaç tenis topu aldım.
We bought some tennis balls.
- Birkaç tenis topu satın aldık.
She wears her hair in a bun.
- O, saçını topuz yapar.
We saw a bunch of birds.
- Bir kuş topluluğu gördük.
Tom held the hostages at gunpoint while Mary gathered the cash.
- Tom, Mary parayı toplarken rehineleri silahla tuttu.
The guns thundered away all night.
- Toplar bütün gece gümbürdedi.
His kite got caught at the top of the tree.
O, tepenin üst kısmında yaşıyor.
- He lives at the top of the hill.
Sayfanın üst kısmındaki resme bak.
- Look at the picture at the top of the page.
Deprem vurduğunda masanın üstündeki her şey tıkırdamaya başladı.
- Everything on top of the table started rattling when the earthquake hit.
Dağın tepesine ulaşmayı başardım.
- I succeeded in reaching the top of the mountain.
O, tepeye ulaşamayacak kadar çok kısa.
- She's too short to reach the top.
Sonunda, onlar dağın tepesine ulaştı.
- At last, they reached the top of the mountain.
Lütfen bu kitabı en üste koyun.
- Please put this book on the very top.
Ben en üst rafa ulaşabilirim.
- I can reach the top shelf.
O en yüksek hızda sürüyor.
- He is driving at top speed.
Sigarayı bırakma sözü her yıl ilk on Yeni Yıl kararı arasında yer alıyor.
- The pledge to stop smoking cigarettes ranks among the top ten New Year's resolutions year after year.
Bu şarkı benim ilk onumda on bir numara.
- This song is number eleven in my top ten.
Mt.Fuji'nin zirvesine tırmandım.
- I climbed to the top of Mt. Fuji.
Her sabah dünyanın zirvesinde görünüyorsun.
- You look on top of the world every morning.
Her top is a blue baggy.
Birçok en iyi sporcular egzersizlerden sonra buz banyosu yaparlar.
- Many top athletes take ice baths after workouts.
Tom en iyi mühendislerimizden biri.
- Tom is one of our top engineers.