Tepenin üstüne ulaştığımızda rüzgar daha da sert esti.
- The wind blew harder yet when we reached the top of the hill.
Bir ev, çimentodan yapılmış sağlam bir temel üstüne inşa edilmiştir.
- A house is built on top of a solid foundation of cement.
Deprem vurduğunda masanın üstündeki her şey tıkırdamaya başladı.
- Everything on top of the table started rattling when the earthquake hit.
Tartışma için uygun bir başlık değil.
- It's not a suitable topic for discussion.
O, tepeye ulaşamayacak kadar çok kısa.
- She's too short to reach the top.
O, tepenin üst kısmında yaşıyor.
- He lives at the top of the hill.
Şirketin en üst kademesinde olmak istiyorum.
- I want to be at the top of the company.
En üst katta bir restoran var.
- There is a restaurant on the top floor.
O en yüksek hızda sürüyor.
- He is driving at top speed.
Aziz Benedict ilk manastırı Monte Cassino'nun tepesinde kurdu.
- St. Benedict established his first monastery on top of Monte Cassino.
Geçen yılın ilk 100'ünde en sevdiğiniz şarkı nedir?
- What's your favorite song in last year's top 100?
Altı saatlik tırmanıştan sonra, nihayet dağın zirvesine ulaşmayı başardık.
- After six hours' climbing, we finally succeeded in reaching the top of the mountain.
O her zaman sınıfın zirvesindedir.
- He is always at the top of the class.
Her top is a blue baggy.
Biraz pahalı olsalar bile, ben daime en iyi ürünleri satın alırım.
- I always buy a top quality product even if it is slightly more expensive.
Tom en iyi bir özel okula gidiyor.
- Tom goes to a top private school.
His kite got caught at the top of the tree.
The Jabulani is the official match ball of the 2010 FIFA World Cup.
- Jabulani, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın resmi maç topudur.
This ball is that boy's treasure.
- Bu top o çocuğun servetidir.
Never use a cannon to kill a fly.
- Asla bir sineği öldürmek için bir top kullanma.
You think Tom's got big muscles? I'm packing literal cannons beneath these sleeves!
- Sen Tom'un büyük kasları mı var sanıyorsun? Ben bu kollar altında gerçek toplar paketliyorum!
He was in charge of the fundraising efforts.
- O, bağış toplama çabalarından sorumluydu.
Tom twisted the knob and opened the door.
- Tom topuzu çevirdi ve kapıyı açtı.
Tom turned the knob and pushed the door open.
- Tom topuzu çevirdi ve açmak için kapıyı itti.
The first human cannonball was a 14-year-old girl called Zazel.
- İlk insan top güllesi Zazel adlı 14 yaşında bir kızdı.
The ball rolled on the ground towards me.
- Top yerde bana doğru yuvarlandı.
The ball rolled across the road.
- Top, yolun karşısına yuvarlandı.
Mary did her hair in a bun.
- Mary saçını topuz yaptı.
She wears her hair in a bun.
- O, saçını topuz yapar.
The guns thundered away all night.
- Toplar bütün gece gümbürdedi.
I've been hearing gunfire in the distance.
- Ben uzaktan top ateşi duyuyorum.