A crowd gathered at the scene.
- Bir kalabalık olay yerinde toplandı.
A crowd soon gathered around him.
- Onun etrafında bir kalabalık toplandı.
Let's get together and talk it over.
- Toplanalım ve onu tartışalım.
Let's get together and have a party.
- Toplanalım ve bir parti verelim.
Tens of thousands of people gathered in Saint Peter's Square on Sunday morning, despite the cold and the rain, to take part in Solemn Mass with Pope Francis in celebration of Easter.
- On binlerce insan soğuk ve yağmura rağmen Paskalya kutlamasında Papa Francis ile Dindar Kütleye katılmak için pazar sabahı Aziz Petrus Meydanında toplandı.
We had a casual meeting on the crowded street.
- Kalabalık caddede sıradan bir toplantı yaptık.
Everyone crowded around the fantastic dancer.
- Herkes harika dansçının etrafına toplandı.
The crowd assembled in front of the post office.
- Kalabalık postanenin önünde toplandı.
The students assembled in the classroom.
- Öğrenciler sınıfta toplandı.
Since their first appearance on earth, men have gathered information and have attempted to pass useful ideas to other men.
- Yeryüzüne ilk çıkışından beri, insan oğlu bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu.
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
In November, olives are harvested from the trees to make oil.
- Kasım ayında zeytinler yağı çıkarılmak üzere ağaçlardan toplanır.
I don't harvest their olives.
- Onların zeytinlerini toplamam.
They make up about 12.5 percent of the total population.
- Onlar toplam nüfusun yaklaşık yüzde 12,5'ğunu oluşturuyorlar.
Americans who are over sixty-five make up 12.5% of the total population.
- Altmış beşten fazla Amerikalılar toplam nüfusun% 12.5'ini oluşturuyor.
A magnet can pick up and hold many nails at a time.
- Bir mıknatıs bir seferde çok sayıda çiviyi toplayabilir ve tutabilir.
After I pick some blueberries, I make a tart.
- Biraz yaban mersini topladıktan sonra, bir pasta yaparım.
The leaders assembled in Paris for a meeting.
- Liderler bir toplantı için Paris'te toplandılar.
The police assembled a lot of evidence against him.
- Polis onun aleyhinde birçok kanıt topladı.
Summon up your courage and tell the truth.
- Cesaretini topla ve gerçeği söyle.
These figures don't add up.
- Bu şekiller toplanmaz.
Please add up the numbers.
- Lütfen sayıları toplayınız.
A crowd was gathering around him.
- Onun etrafında bir kalabalık toplanıyordu.
Tom doesn't enjoy family gatherings very much.
- Tom aile toplantılarını fazla sevmiyor.
Can you briefly sum up what was said at the meeting?
- Toplantıda ne söylendiğini kısaca özetleyebilir misin?
Tom finally mustered up the courage to ask Mary to lend him the money he needed.
- Tom sonunda Mary'nin onun ihtiyacı olan parayı ona ödünç vermesini isteme cesaretini topladı.
Tom finally mustered up the courage to ask Mary out.
- Tom sonunda Mary'ye çıkma teklif etmek için cesaretini topladı.
He collected a lot of stamps.
- O, çok sayıda pul topladı.
Bob gave Tina almost all the stamps he had collected, and kept only a few for himself.
- Bob neredeyse topladığı tüm pulları Tina'ya verdi
My hobby is collecting insects.
- Benim hobim böcek toplamaktır.
I lost interest in collecting stamps.
- Pulları toplamada ilgimi kaybetti.
Summon up your courage and tell the truth.
- Cesaretini topla ve gerçeği söyle.
Tatoeba: Because a language is more than the sum of its words.
- Tatoeba: Çünkü bir dil sözcüklerinin toplamından daha fazladır.