Mary'nin büyükannesi dişsizdir.
- Mary's grandmother is toothless.
Ben dişsiz bir havlayan köpek değilim.
- I'm not a toothless barking dog.
Dün bir dişim ağrıyordu.
- I had a toothache yesterday.
Tom Mary'in markette biraz diş macunu ve biraz tuvalet kağıdı almasını istedi.
- Tom asked Mary to pick up some toothpaste and some toilet paper at the supermarket.
a toothless old man.
The treaty was toothless in combatting climate change.