Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak.
- It will not make much difference whether you go today or tomorrow.
Bugün hava rüzgarlı, değil mi?
- It is windy today, isn't it?
Ben yemin ediyorum, John. Bugün itibariyle, sigarayı bırakıyorum.
- I swear, John. As of today, I quit smoking.
Bugün güneşli bir gün.
- Today is a sunny day.
Herkesin bildiği gibi, bugün bizim için çok anlamlı bir gündür.
- As everyone knows, today is a very significant day for us.
Paris Hilton ve Kim Kardashian günümüzün en ünlü sosyetelerinden bazılarıdır.
- Paris Hilton and Kim Kardashian are some of today's most famous socialites.
Bugün hava harika fakat bu günlerde hep yağmur yağdı.
- The weather today is great, but lately it's been raining all the time.
Annem, şimdiki ev hanımlarının kullandığı ev gereçlerinin hiçbirine sahip değildi.
- My mother had none of the mod cons which are available to today's housewives.
Şimdi bile, ara sıra seni görmek istediğimi düşünüyorum. Fakat bugünkü seni değil geçmişten hatırladığım seni.
- Even now, I occasionally think I'd like to see you. Not the you that you are today, but the you I remember from the past.
Ana dili Esperanto olan ilk kişi 1904'te doğdu. Günümüzde ise ana dili Esperanto olan birkaç bin kişi var.
- The first native speaker of Esperanto was born in 1904; today there are several thousand Esperanto native speakers.
Günümüzde dünyadaki çoğu insan köleliği kınıyor.
- Today, most people in the world condemn slavery.
Today is Wednesday.
Today is the day we'll fix this once and for all.
In the 1500s, people had to do things by hand, but today we have electric can openers.
Madness, even under the pretext of despair, is never a force that can regenerate the world. That is why today we are all Americans.
This is today's newspaper.