Bir iğnenin düşüşünü duyacak kadar yeterince sessiz.
- It's quiet enough to hear a pin drop.
Bir toplu iğne düşüşünü bile duyabilirdin.
- You could have heard a pin drop.
Lütfen beni istasyona bırak.
- Please drop me off at the station.
Tom turnuvayı bıraktı.
- Tom dropped out of the tournament.
Bir içki için uğrayalım.
- Let's drop in for a drink.
Drop me a note when you get to the city.