Su yokluğu nedeniyle kötü hasat hasat yaptık.
- We had a poor harvest because of the lack of water.
Kötü hasat büyük gıda sıkıntısına neden oldu.
- The bad harvest caused massive food shortages.
Senin zeytinlerini toplamam.
- I don't harvest your olives.
Onların zeytinlerini toplamam.
- I don't harvest their olives.
Güzel hava sayesinde, tüm ürünleri bir gün içinde hasat edebildik.
- Thanks to the nice weather, we were able to harvest all of the crops in a day.
Kuraklık dönemi ürüne ciddi hasar verdi.
- The spell of drought did severe damage to the harvest.
The rising star harvested well-deserved acclaim, even an Oscar under 21.