Tüm yapmanız gereken, onun cevabını beklemek.
- All that you have to do is to wait for his reply.
Yapılması gereken bütün şey beklemektir.
- All that is to be done is to wait.
Uzun bir bekleyişten sonra, ona kimlik olarak onun doğum belgesinin onaylı bir nüshasını alması gerektiği söyleniyor.
- After a long wait in line, she was told she should get a certified copy of her birth certificate as identification.
Uzun bir bekleyiş olacak.
- It'll be a long wait.
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
- There were five patients in the waiting room.
Burada beklememen gerekir.
- You shouldn't wait here.
Otobüs bekleyerek burada kalmaktansa yaya gitmeyi tercih ederim.
- I would rather go on foot than stay here waiting for the bus.
Otobüsü beklerken burada kalmaktansa yürümeyi tercih ederim.
- I prefer to walk rather than stay here waiting for the bus.
Carlos bir müddet bekledi.
- Carlos waited a moment.
Burada beklememen gerekir.
- You shouldn't wait here.
Lütfen otuz dakika bekleyin.
- Please wait for thirty minutes.
Çorba ısınıncaya kadar bekleyin.
- Wait till the soup warms.