Seyahatimi Sendai'den Aomori'ye kadar genişlettim.
- From Sendai I extended my journey to Aomori.
O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
- Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
O, Paris'e bir yolculuk yaptı.
- He made a journey to Paris.
O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
- She found the ring that she had lost during the journey.
Gezinin amacı, büyükanneyi ziyaret etmekti.
- The object of the journey was to visit Grandma.
Gelecek ay geziye çıkıyoruz.
- We are going on a journey next month.
Hayat bir seyahate benzer.
- Life is like a journey.
O, ne zaman bir seyahatten geri gelse, kızı için bir hediye getirir.
- Whenever she comes back from a journey, she brings a gift for her daughter.
Ben mümkünse dünyanın etrafında bir geziye çıkmak istiyorum.
- I want to go on a journey around the world if possible.
O, yolculuk sırasında kaybettiği yüzüğü buldu.
- She found the ring that she had lost during the journey.
Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar.
- They finished eighty miles' journey.
Tom yalnız başına yolculuk etmek istemiyor.
- Tom doesn't want to travel alone.
O yolculuk etmekten hoşlanır. Ben de.
- He likes to travel. I do, too.
Tom'un tek başına seyahat etmek istemesi çok zayıf bir olasılıktır.
- It's very unlikely that Tom will ever want to travel alone.
Seyahat etmekten hoşlanır mısınız.
- Do you like to travel?
... it is always mistakenly being sold as the poor man's on set to air travel ...
... answers all the time travel paradoxes. Because if you hop into a time machine, go backwards ...