Toplu taşıma sistemi saat gibi çalışır.
- The public transportation system runs like clockwork.
Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
- A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
Bu cadde tehlikeli eşya nakilleri için kapalı.
- This street is closed for transports of dangerous goods.
Sami, mobilyalarını Kahire'ye taşımak için düzenlemeler yaptı.
- Sami made arrangements to transport his furniture to Cairo.
Sami mobilyalarını taşımak için kendi kamyonunu kullandı.
- Sami used his own truck to transport his furniture.
Ulaşım için ona güvenebileceğinizi biliyorum.
- I know you can rely on him for transportation.
Boston'a geri dönmemiz için ulaşımı düzenledim.
- I've arranged transportation for us back to Boston.
Toplu taşıma aracı ile oraya gitmek can sıkıcı.
- It's a pain in the neck to get there by public transportation.
Sami mobilyalarını Kahire'ye nakletti.
- Sami transported his furniture to Cairo.
Bu yer, toplu taşıma araçları için uygun değildir.
- This place isn't convenient for public transportation.
Taşımacılık araçlarımız yok.
- We have no means of transportation.
Taşımacılık araçlarımız yok.
- We have no means of transportation.
Bisikletler egzersiz sağlayan ve kirliliği yaymayan bir ulaştırma şeklidir.
- Bicycles are a form of transportation that provides exercise and does not emit pollution.
Hangi ulaştırma aracıyla buraya geldin?
- By what means of transport did you get here?
... the advent of sustainable transport. ...
... drugs are natural products tuned up to serve human needs. Animals provide transport, ...