Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Kilisenin yakından çan sesini duyabiliyorduk.
- We could hear the bells ringing from a nearby church.
Bunu istemiyorsan onu başka birine vereceğim.
- If you don't want this, I'll give it to someone else.
Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz.
- In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze.
Kulaklarındaki devamlı tiz çınlama Tom'u çılgına çeviriyor.
- The constant, high-pitched ringing in Tom's ears is driving him crazy.