to take part with

listen to the pronunciation of to take part with
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to take part with в Английский Язык Турецкий язык словарь

side
{i} kenar

Tom ve Mary yaralı adamı yol kenarına taşıdılar. - Tom and Mary carried the injured man to the side of the road.

Hipotenüsün karesi diğer iki kenarın kareleri toplamına eşittir. - The square of the hypotenuse is equal to the sum of the squares of the other two sides.

to take part
yer almak

Şirketimiz o araştırma projesinde yer almak istiyor. - Our company wants to take part in that research project.

Önemli olan oyunda kazanmak değil, oyunun içinde yer almak. - The important thing is not to win the game, but to take part in it.

side
bir yanda bulunan
side
yan taraf

O, yan tarafında bir ağrı hissetti. - She felt a pain in her side.

Hakem, tenis kortunun yan tarafında yüksek bir sandalyede oturuyor. - The umpire sits in a high chair at the side of the court.

side
kısım
side
(with/against ile) tarafını tutmak
side
yön

Bugün size başka bir yönümü göstereceğim. - Today I'm going to show you another side of me.

Hayata her zaman olumlu yönden bak. - Always look on the bright side of life.

side
bölüm
side
{i} 1. yan, taraf: Which side of the box has a label on it? Kutunun hangi tarafı etiketli? The house was on the side of a hill. Ev bir tepenin
side
{f} against -e karşı olmak
side
(isim) yan, taraf, kenar, kıyı, böğür, bölüm, taraftar, takım [brit.], hava, çalım
side
etek taraftarlar
side
{i} böğür
side
{i} takım [brit.]
side
yanda veya yandan olan
side
{i} kıyı
side
(sıfat) yan, yandaki, yanındaki, ikincil, ikinci derecede
side
ikinci
Английский Язык - Английский Язык
{v} side
to take part with

    Турецкое произношение

    tı teyk pärt wîdh

    Произношение

    /tə ˈtāk ˈpärt wəᴛʜ/ /tə ˈteɪk ˈpɑːrt wɪð/
Избранное