Tom romanı onlara önerdi.
- Tom recommended the novel to them.
O, onlara karşı çok nazikti.
- He was very kind to them.
O bana göre altı yıl kıdemli.
- She is senior to me by six years.
O bana göre iki yıl kıdemli.
- She is senior to me by two years.
Bir kuş olsam, sana uçabilirim.
- If I were a bird, I would have been able to fly to you.
Kanatlarım olsa, sana uçarım.
- If I had wings, I would fly to you.
Niçin geç kaldığını bize açıklamasını talep ettik.
- We demanded that he explain to us why he was late.
Bay Hasimoto bize karşı adil.
- Mr. Hashimoto is fair to us.
Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun
- You live next to somebody I work with.
Çek birine para ödeme yöntemidir.
- A check is a method of paying money to somebody.
Bunu başka birine söyle.
- Tell it to somebody else.
Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Ben size yazabildiğim kadar kısa sürede yazacağım.
- I will write to you as soon as I can.
Bu iş için başvuruda bulunmak size kalmış.
- It is up to you to apply for the job.
Yara izini herhangi birine hiç gösterdin mi?
- Have you ever shown your scar to someone?
Sabah ereksiyonu olmayan birine ödünç para verme.
- Don't lend money to someone who can't have a morning erection.
Tom hâlâ hayatta olsaydı bugün nasıl görünürdü?Aşağıdaki fotograf kullanımı, bunun bir cevabını bulmaya çalışıyor.
- How would Tom look today if he were still alive? The following photomanipulation attempts to find an answer to this.
Bunun için anahtarınız var mı?
- Do you have the key to this?
Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I've got nothing to say to him.
Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Buna alışkın değilim.
- I'm not used to this.
Buna alışabildiğimi düşünüyorum.
- I think I could get used to this.