Bu kutuları depolamak için yeterli yerim yok.
- I don't have enough space to store these boxes.
Bu kutuları depolamak için yeterli yerim yok.
- I don't have enough space to store these boxes.
Depoyu kilitlemeyi unuttum.
- I forgot to lock the storeroom.
İstediğimiz her şey ile tıka basa dolu olan bir depoda açlıktan ölen ilk milletiz.
- We are the first nation to starve to death in a storehouse that's overfilled with everything we want.
Mağaza ne zaman açılıyor?
- What time does the store open?
Amcamın cadde boyunca bir mağazası var.
- My uncle has a store along the street.
Kızım dükkândan süt alıyor.
- My daughter is buying milk from the store.
Dükkan tiyatronun tam karşısında.
- The store is just across from the theater.
Tom'un eşyasını bir yere depolaması gerekiyordu, bu yüzden ona bizim garaja koyabileceğini söyledim.
- Tom needed to store his stuff somewhere, so I told him he could put it in our garage.
Hâlâ Tom'un garajında depolanmış şeylerim var.
- I still have things stored in Tom's garage.
Onun büyük bir gıda stoku var.
- He has a large store of food.
Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım.
- I have to fill in for Tom at the store.
O kitap sadece bir mağazada mevcut.
- That book is available in only one store.
Bu çanta herhangi bir mağazada mevcut değildir.
- This bag is not available in any store.
The main store of 1000 36-bit words seemed large at the time.
This operation stores the result on the stack.
This building used to be a store for old tires.
I need to get some milk from the grocery store.
I'll store these books in the attic.
... even an Apple store in China that's a counterfeit Apple store, selling counterfeit goods. They ...
... 60% of the top 100 apps in Play Store ...