Bunun üzerine bahse girmek ister misin?
- Do you want to bet on that?
Bahse girmek için ne kadar istiyorsun?
- How much do you want to bet?
Böyle bir iddiayı ortaya atmayacak kadar akıllı.
- He knows better than to make such a claim.
Tom Mary ile onu kol güreşinde yenebileceğine dair iddiaya girdi.
- Tom bet Mary that he could beat her at arm wrestling.
O, onunla bahis tutuştu.
- He made a bet with her.
Ben hayatımı bahis ediyorum.
- I'd bet my life on it.
Onun çıldıracağına bahse girerim.
- I bet he will get mad.
Mary bu gece gelmezse, Tom'un memnun olacağına bahse girerim.
- I bet Tom would be glad if Mary didn't come tonight.