O, onlara karşı çok nazikti.
- He was very kind to them.
Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım.
- I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.
Sen bana göre her şeysin.
- You are everything to me.
O bana göre altı yıl kıdemli.
- She is senior to me by six years.
Kanatlarım olsa, sana uçarım.
- If I had wings, I would fly to you.
Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.
- Allow me to introduce Mayuko to you.
Bay Hasimoto bize karşı adil.
- Mr. Hashimoto is fair to us.
Niçin geç kaldığını bize açıklamasını talep ettik.
- We demanded that he explain to us why he was late.
Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun
- You live next to somebody I work with.
Çek birine para ödeme yöntemidir.
- A check is a method of paying money to somebody.
Bunu başka birine söyle.
- Tell it to somebody else.
Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Ben size yazabildiğim kadar kısa sürede yazacağım.
- I will write to you as soon as I can.
Bu iş için başvuruda bulunmak size kalmış.
- It is up to you to apply for the job.
Yara izini herhangi birine hiç gösterdin mi?
- Have you ever shown your scar to someone?
Eğer uçağın kaza yapacağını birine söylersen, bu söylem hiç bir şey ifade etmeyecek.
- If you say this to someone whose plane is going to crash, this phrase is not going to mean anything.
Bununla ilgili olarak, ben suçlu değilim.
- In relation to this, I am to blame.
Bunun için anahtarınız var mı?
- Do you have the key to this?
Kaygan eğim kaçınılmazdır.
- The slippery slope is unavoidable.
Bu çatı eğimi hakkında ne yapacağına karar vermek çok önemlidir.
- It is very important to decide what to do about the slope of the roof.
Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
- We had no choice but to leave the matter to him.
Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Buna alışabildiğimi düşünüyorum.
- I think I could get used to this.
Buna alışkın değilim.
- I'm not used to this.