Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez.
- It won't hurt you to skip one meal.
Ben bugünden itibaren bir hafta boyunca öğle yemeğini atlamak niyetindeyim.
- I intend to skip lunch for a week starting today.
Toplantıyı atlamamalıydım.
- I shouldn't have skipped the meeting.
Tom ip atlamayı sevmez.
- Tom doesn't like skipping rope.
Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.
- Click here to skip this ad.
Sıkıcı bölümleri geç.
- Skip the boring chapters.
Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.
- Click here to skip this ad.
Bu reklamı es geçmek için buraya tıkla.
- Click here to skip this ad.
Tom o kadar meşguldü ki öğle yemeğini atladı.
- Tom was so busy he skipped lunch.
Sabah kahvaltımı atladım.
- I skipped my breakfast.
Bütün çocuklar koşmayı ve zıplamayı seviyorlar.
- All children love to run and skip.
Tom kaptan olarak devraldı.
- Tom has taken over as skipper.
Tom küçük yelkenlilere kaptanlık yapmaktan hoşlanır.
- Tom likes to skipper small sailboats.
2001: Effie: How did you find the second, the defacto, and what nationality is she? Barber: She is Australian. Effie: Is she? Gone for a skip. You little radical you. — Mary Coustas as her character Effie, TV series Effie: Just Quietly, 2001, episode Nearest and Dearest.
Yeah, I really should go to the quarterly meeting but I think I'm going to skip it.
I bet I can skip this rock to the other side of the pond.
I will read most of the book, but skip the first chapter because the video covered it.
Get back you flea infested mongrel.
... and everything? Let's get him taken care of. We'll just skip him real quick and go back ...
... So this is-- skip. ...