to sit on

listen to the pronunciation of to sit on
Английский Язык - Турецкий язык
(Fiili Deyim ) 1- bir kurula dahil olmak , -e üye olmak 2- görüşmek , müzakere etmek
haşlamak
azarlamak
-e üye olmak
yola getirmek
üzerine oturmak
uğraşmamak
ilgilenmemek
(deyim) vermemek,bırakmamak,saklamak. sit on the fence [kd] kararsiz kalmak,iki karsit oneriden hangisini tutacagina karar verememek
oturmak

Poposu yanan kişi kabarcıkların üstünde oturmak zorundadır. - The one whose butt got burned has to sit on the blisters.

Bu sandalye oturmak için gerçekten rahat. - This chair is really comfortable to sit on.

üye olmak
görevinde olmak
toplanmak
(deyim) sit on someone (kd) azarlamak,haddini bildirmek. sit on sth. 1.(kd)ihmal etmek,savsaklamak
1. (bir şeyi) alıp hiçbir şey yapmamak: He's been sitting on our report for months. Raporumuzu aldı ama aylardır onunla ilgili hiçbir şey
görevi yapmak
Английский Язык - Английский Язык
To block, suppress, restrain

The chairman sat on the report until the end of the legislative session.

To restrain (a person)

He started to act up, but she sat on him.

If you say that someone is sitting on something, you mean that they are delaying dealing with it. He had been sitting on the document for at least two months
work at; serve as -, be a member of -
to sit on

    Турецкое произношение

    tı sît ôn

    Произношение

    /tə ˈsət ˈôn/ /tə ˈsɪt ˈɔːn/

    Видео

    ... said was you can't just sit on this for 10, 20, 30 years, decide when you want to ...
Избранное