Kabinenin her üyesi mevcuttu.
- Every member of the cabinet was present.
Tom'un dışında herkes mevcuttu.
- All but Tom were present.
Şu andaki eğitim sisteminde hangi eksikliği bulabilirsin?
- What defect can you find in the present system of education?
Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.
- My uncle is staying in Hong Kong at present.
Onun şimdiki yardımcısı Bayan Nokami'dir.
- His present assistant is Miss Nokami.
Geçmişte değil, şimdiki zamanda yaşamalısın.
- You must live in the present, not in the past.
Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.
- I got you a pen as a birthday present.
Ona doğum günü için bir hediye vermek istiyorum.
- I would like to give him a present for his birthday.
Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
- In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
Cennet ya da cehennem yoktur. Biz sadece şimdiki zamanda yaşayabiliriz.
- There is no heaven or hell. We can only live in the present.
Senin şu anki sorunun her zaman aklımda.
- Your present trouble is on my mind all the time.
Çoğu şu anki kariyerinden bıkmış.
- Many are fed up with their present careers.
Tom bugünkü toplantıda hazır olacak.
- Tom is going to be present at today's meeting.
Taoizm bugünkü Henan ilinde M.Ö. 604'te doğmuş bir pir olan Laozi'nin öğretileri üzerine kurulmuştur.
- Taoism was founded on the teachings of Laozi, a sage born in 604 B.C. in present-day Henan Province.