Gösteri akşam saat yedide yayında olacak.
- The show will be on the air at 7 p.m.
Bana bu haritada gösterirmisiniz, lütfen?
- Will you show me on this map, please?
Tom'un Mary'ye göstermek istediği bir şey vardı.
- Tom had something he wanted to show Mary.
Tom'un sana göstermek için bekleyemediği bir şeyi var.
- Tom has something he can't wait to show you.
Oda, güzel bir göl manzarasına hakim.
- The room commands a fine view of the lake.
Onun bir tepenin üzerinde yer alan evinin güzel bir manzarası var.
- Situated on a hill, his house commands a fine view.
Image Viewer bir resim görüntüleme yazılımıdır. Bu yazılım çok küçük bir programdır. Bu yazılımda sadece basit fonksiyonlar var. Bu, Tatoeba Project kullanıcıları tarafından çevrilebilir.
- Image Viewer is an image viewing software. This software is a very small program. This software has basic functions only. This is translatable by Tatoeba Project users.
Tokyo'nun gece görüntüsü muhteşemdir.
- The night view of Tokyo is wonderful.
Soruna farklı bir bakış açısından bakalım.
- Let's look at the problem from a different point of view.
Savaş Japonların nükleer silahlara bakış şeklini değiştirdi.
- The war affected the way the Japanese view nuclear weapons.
Bana resmi gösterir misin?
- Will you show me the picture?
Ah! Onu bana göster lütfen.
- Oh! Show it to me please.
Delia'nın onlara allerjisi olduğu için bu yemek tarifinden fındıkları çıkarttım.
- I've left out the nuts in this recipe because Delia's allergic to them.
Tom romanı onlara önerdi.
- Tom recommended the novel to them.
Sergi salonumuz genç bayanlarca çok sevildi.
- Our showroom made a hit with young ladies.
Firmamızın sergi salonu bayanlar tarafından çok beğenildi.
- Our company's showroom was a hit with the ladies.
Bana bir sihir numarası daha gösterebilir misin?
- Can you show me another magic trick?
Tom bana bir sihirbazlık numarası gösterdi.
- Tom showed me a magic trick.
O bana göre altı yıl kıdemli.
- She is senior to me by six years.
O bana göre iki yıl kıdemli.
- She is senior to me by two years.
Bu kitap sana epey faydalı olabilir.
- This book may well be useful to you.
Sana hikayeyi kim anlattı?
- Who told the story to you?
Onun sağlık taraması olumsuz sonuçlar göstermedi.
- Her health screening showed no negative results.
Tom'un biyopsi sonuçlarına göre, tümör iyi huyludur.
- The results of Tom's biopsy show that the tumor is benign.
Bu televizyon şovu şimdi tutuluyor.
- This TV show is catching on now.
Bay Tsuji'nin TV şovunda söylediği şarkıya ne deniliyor?
- What is that song called that Mr. Tsuji was singing in the TV show?
Ne yapabileceğini göstermen için bu büyük bir fırsat.
- This is a big opportunity for you to show what you can do.
Bunun yeteneklerini göstermek için iyi bir fırsat olduğunu düşünmüyor musunuz?
- Don't you think this is a good opportunity to show off your talents?
Her zaman sınıf arkadaşlarına gösteriş yapan türde bir çocuktu.
- He was the kind of kid who was always showing off to his classmates.
Kate her zaman elmas yüzüğü ile gösteriş yapar.
- Kate always shows off her diamond ring.
Niçin geç kaldığını bize açıklamasını talep ettik.
- We demanded that he explain to us why he was late.
Avukat yeni yasayı bize açıkladı.
- The lawyer explained the new law to us.
Bana işin inceliklerini gösterdi.
- He showed me the ropes.
Bir araştırma birçok iş adamının öğle yemeğini atladığını göstermektedir.
- A survey shows that many businessmen skip lunch.
Hangi TV programı en çok seversiniz?
- Which TV show do you like the most?
En sevdiğim TV programı iptal edildi.
- My favorite TV show's been canceled.
Size bir şey söylemek istiyorum.
- I want to show you something.
Duşta şarkı söylemek onun yapacağı en sevdiği şeylerden biridir.
- Singing in the shower is one of his favorite things to do.
Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun
- You live next to somebody I work with.
Çek birine para ödeme yöntemidir.
- A check is a method of paying money to somebody.
Bunu başka birine söyle.
- Tell it to somebody else.
Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Bu iş için başvuruda bulunmak size kalmış.
- It is up to you to apply for the job.
Ben size yazabildiğim kadar kısa sürede yazacağım.
- I will write to you as soon as I can.
Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum.
- I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.
Bir avukat olma düşüncesiyle gece gündüz çalıştı.
- He studied day and night with a view to becoming a lawyer.
Teşhir vitrine bakmaktan vazgeçti.
- She stopped looking at the show window.
O, teşhir vitrinine göz attı.
- She looked in at the show window.
O, yeni oyununun el yazmasını bana gösterdi.
- He showed me the manuscript of his new play.
Oyun programlarından hoşlanıyor musun?
- Do you like game shows?
Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz.
- In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze.
Eğer uçağın kaza yapacağını birine söylersen, bu söylem hiç bir şey ifade etmeyecek.
- If you say this to someone whose plane is going to crash, this phrase is not going to mean anything.
Bunun anahtarının nerede olduğunu biliyor musunuz?
- Do you know where the key to this is?
Bununla ilgili olarak, ben suçlu değilim.
- In relation to this, I am to blame.
Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok.
- I've got nothing to say to him.
Buna alışkın değilim.
- I'm not used to this.
Buna asla alışmayacağım.
- I'll never get used to this.
Bu cümleyi görmek için en az on sekiz yaşında olmalısın.
- You must be at least eighteen to view this sentence.
To view the desktop, click the small desktop icon on the bottom of your screen.
It was Apple's usual dog and pony show.
Let's catch a show.
television show.
dog show.
show of force.
The dog sounds ferocious but it's all show.
He played AA ball for years, but never made it to the show.
Your bald patch is starting to show.
... show you phones in a second as well. But before we do, I want to show you that in addition ...
... available yet but I want to show you anyways. ...