O, onlara karşı çok nazikti.
- He was very kind to them.
O, uzun süredir onlara yazmadı.
- He hasn't written to them in a long time.
O bana göre altı yıl kıdemli.
- She is senior to me by six years.
Bana göre bir anlamı yok.
- It doesn't make sense to me.
Bu kitap sana epey faydalı olabilir.
- This book may well be useful to you.
Sana hikayeyi kim anlattı?
- Who told the story to you?
Avukat yeni yasayı bize açıkladı.
- The lawyer explained the new law to us.
Niçin geç kaldığını bize açıklamasını talep ettik.
- We demanded that he explain to us why he was late.
Birlikte çalıştığım birinin yanında yaşıyorsun
- You live next to somebody I work with.
Bunu başka birine söyle.
- Tell it to somebody else.
Çek birine para ödeme yöntemidir.
- A check is a method of paying money to somebody.
Tom tanımadığı birinin yanında oturdu.
- Tom sat down next to someone he didn't know.
Üzgünüm size yazmam uzun sürdü.
- Sorry it took me so long to write to you.
Siz sadece onu istemek zorundasınız ve o size verilecektir.
- You have only to ask for it and it will be given to you.
O, sinekleri kışkışladı.
- He shooed the flies away.
O onu dışarı kışkışladı.
- She shooed him outdoors.
Amerika Birleşik Devletlerinde, hapşırdıklarında birine çok yaşa deriz.
- In the U.S., we say bless you to someone when they sneeze.
Yara izini herhangi birine hiç gösterdin mi?
- Have you ever shown your scar to someone?
Bunun için anahtarınız var mı?
- Do you have the key to this?
Bununla ilgili olarak, ben suçlu değilim.
- In relation to this, I am to blame.
O, sinekleri kışkışladı.
- He shooed the flies away.
O onu dışarı kışkışladı.
- She shooed him outdoors.
Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
- You may as well say it to him in advance.
Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
- We had no choice but to leave the matter to him.
Buna alışkın değilim.
- I'm not used to this.
Sonunda buna alışacağımdan oldukça eminim.
- I'm pretty sure I'll get used to this eventually.
You kids had better shoo before your parents get a call.
Shoo the visitor in.